Hâlbuki İslâmiyyet, fende, san'atta ilerlemeyi emrediyor. Hıristiyanlar ve bütün gayr-ı müslimler, babalarından, ustalarından öğrendiklerini yapıyorlar. Evvelki neslin yaptıklarını, ufak tefek ilâvelerle, tekrar yapıyorlar. Evvelkiler yapmasalardı, bunlar hiçbirini yapamazdı. (Tekmîl-i sinâ'ât telâhuk-ı efkâr iledir.) sözü asırlarca evvel söylenmiştir. Yâni san'atın, fennin, tekniğin ilerlemesi, fikirlerin, deneylerin birbirlerine eklenmesi ile olur.
Fendeki Yenilikler
Tarih gösteriyor ki, fendeki yenilikleri, hep müslümanlar yaptı. Fen bilgilerini, fen âletlerini yüz sene evvelki hâle kadar yükselttiler. Bu terâkkilere, hep islâm dini ve bu dini tatbik eden İslâm devletleri sebep oldu. Hıristiyanlar, haçlı seferleri ile İslâm devletlerini yıkamadıkları için, siyâsî oyunlarla, yalanlarla, hîlelerle, içerden yıktılar. Bunların topraklarında, muhtelif rejimler kurdular. Fakat, İslâmiyyeti yok edemediler. Müslümanlardan kalan, fendeki keşiflere, ilâveler yaparak bugünkü terâkkîyi kendilerine mal ediyorlar. Yalnız kendi keyiflerini, zevklerini, menfâatlarını düşünenler kötülüklerini ortaya koyduğu için, fen ve san'atı emreden İslâmiyyete gericilik diyorlar. Yahûdiler, hıristiyanlar, hattâ başka din mensupları da Cennete, Cehenneme inanıyor, mâbedleri dolup taşıyor. Bu inananlara gerici demediklerine göre, fenne, san'ata değil, zevk ve safâya, ahlâksızlıklara ilericilik dedikleri anlaşılıyor. Böyle asılsız ve haksız yalanlara, İslâmiyyete küstâhça, ilk saldıran İngilizlerdir. [İngiliz Câsûsunun İ'tirafarı kitâbında kâfi bilgi vardır.]
Şimdi müslümanların İslâmiyyetin emrettiği, fen bilgilerine de sarılmaları, yine büyük sanayi kurarak yeni âletler yapmaları, hıristiyanlardan üstün olarak, bütün beşeriyyeti saâdete kavuşturmaları lâzımdır
Yorum Gönder